Sokulu
Mehmet Paşa Camisi’nin tek kubbeli Osmanlı camileri arasında özel bir
yeri vardır. Burada tek kubbeli cami plan sınırlarının genişletilmesi
ortaya çıkmıştır. Caminin doğu ve batı yönünde ana mekan birer kemerle
genişletilmiş ve buralara iki taraftan merdivenlerle çıkılan mahfeler
yerleştirilmiştir. Ayrıca dışarıdaki dört kenarda yer alan köşe kuleleri
de yapıya daha ağır ve görkemli bir görünüş kazandırmıştır.
Külliyenin
ana noktasını oluşturan camiye, külliyenin ana girişinden başka avlunun
iki yanından da girilmektedir. Camide koyu yeşil mermer üzerine yazılan
tarihsiz bir kitabe bulunmaktadır. Bu kitabe Dua Kubbesi’nden revaklı
avluya açılan kapı üzerindedir. Son cemaat yeri iki bölümlü olup, iklim
nedeniyle de üç tarafı kapatılmıştır. İç kısımdaki son cemaat yeri sekiz
stalaktit başlıklı, dokuz sivri kemer üzerine oturan sekiz kubbe ve bir
tonozdan meydana gelmiştir. Caminin ikinci son cemaat yeri de sekiz
baklava başlıklı olup, bunlar sivri kemerlerle birbirlerine
bağlanmışlardır. Bu bölümün üzeri ahşap bir çatı ile örtülmüştür.
İbadet
mekanını örten kubbe bir taraftan mihrap duvarına, diğer taraftan da
sütunların taşıdığı geniş kemerler üzerine oturmuştur. İbadet mekanını
aydınlatan pencereler iki sıra halindedir. Alt sıradaki pencereler
dikdörtgen şeklinde, düz silmeli, bronz şebekelidir. Üst pencereler ise,
sivri kemerlidir.
Caminin
Klasik devir özelliklerini yansıtan mihrabı mermerden yapılmıştır.
Beşgen nişli oldukça yüksek olan mihrap yedi sıra mukarnaslıdır ve
ortasında istiridye biçiminde bezemeler, yanlarında da yarım silindirik
köşe sütunları bulunmaktadır. XVI.yüzyıl Klasik devir özelliklerini
yansıtan bezemesi son derece sadedir. Minber geometrik şebekeli ve
mermerden olup, bütün yüzeyleri naturalist çiçekler, Rumiler ve hafif
kabartma süslemelerle işlenmiştir. Kuzey duvarındaki kadınlar mahfeli
önünde yer alan müezzin mahfeli Bursa kemerlerinin taşıdığı mukarnas
frizli, geometrik geçmeli kabartma korkulukları ile dikkati çekmektedir.
Caminin iç kısmı kahverengi üzerine açık renkte rumi ve çiçeklerle
bezenmiş kalem işleri ile süslenmiştir. İçerisindeki yazılar,
kervansarayın kitabelerini de yazmış olan Hattat Hasan Çelebi ile Abbas
Mursi’ye aittir.
Caminin
minaresi kesme taş kaide üzerinde yuvarlak olup, tek şerefelidir.
Lüleburgaz’ın Bulgarlar tarafından işgali sırasında yıkılmış,
Cumhuriyetin ilk yıllarında da yeniden yapılmıştır.
Gazi Süleyman Paşa Camisi (Vize Ayasofyası) (Vize)
Gazi
Süleyman Paşa Camisi ismi ile tanınan yapı MS.V.-VI.yüzyıllarda antik
bir yapının kalıntıları üzerine bazilika planında yapılmış bir Bizans
kilisesidir. Bu yapı aynı zamanda Küçük Ayasofya olarak da
tanınmaktadır.
Ahşap
çatılı taş ve tuğladan yapılmış, üç apsidli bu yapının içerisi ilk
yapımında üçer sütunlu iki dizi ile üç nefe ayrılmış, sonraki yıllarda
bu sütunların yerini payeler almıştır. Üzerini örten ahşap çatı ise bir
süre sonra yıkılmış XII.-XIII.yüzyıllarda buraya yüksek kasnaklı bir
kubbe yapılmıştır. Bu kubbenin dışında kalan yerler de tonoz örtülüdür.
Değişik dönemlerde yapılan onarımlar sonucunda bu camide farklı bir plan
düzeni ortaya çıkmıştır. Bizans ve Osmanlı dönemlerinde yapılan
onarımlar yapının orijinalliğinden büyük ölçüde uzaklaşmasına neden
olmuştur. Mimari yönden bakıldığında yapının altı bazilika, üzeri de
kapalı Yunan haçı planındadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder